Merhabalar,
Yazımızı tam yayına alacakken Türkiye otomotiv pazarı yeni bir vergi düzenlemesi ile haftaya başladı. Yazımıza onu da ekledik. Türkiye otomotiv pazarı tarihi bir dönüşüme sahne oluyor. Yakıt istasyonlarının yerini şarj noktalarına, gürültülü motorların yerini sessiz elektrikli güç ünitelerine bıraktığı bu süreçte, rekabetin dozu her geçen gün artıyor. Özellikle Eylül 2025 itibarıyla pazarda yaşananlar, bu dönüşümün ne denli hızlı ve dinamik olduğunu gözler önüne seriyor.
Yenilenen vergi düzenlemesi ile yazımıza başlayalım.
ABD için uygulanan %120 lik Gümrük Vergisi kaldırıldı ve yerine yeni ek vergiler getirildi. Ticaret Bakanlığı Avrupa Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşması dışında olan ülkelerden ithal edilen otomobiller için 6000 – 8000Dolar arası ek vergi getirdiğini duyurdu. Benzin,dizel ve hibrit araçlara %25 veya 6000 dolar, Şarj edilebilir hibrit otomobillere %30 veya 7000 dolar, Elektrikli otomobillere de %30 veya 8500 Dolar ek vergi geldi.
Bu durumda Avrupa birliği ve Güney Kore’den gelen otomobiller dışındaki araçlar ek vergilere tabi olacaklar.


Elektrikli otomotivde dengeler
Türkiye’nin yerli otomobili Togg, pazara girmesiyle birlikte bir katalizör görevi gördü. Togg’un başlattığı dalga, diğer üreticilerin de pazara daha agresif girmesini teşvik etti. Ancak son aylarda asıl hikaye, Çinli otomobil üreticilerinin fırtına gibi esmesi. Eylül ayında pek çok yeni Çinli marka, agresif fiyatlandırma stratejileri ve zengin donanım paketleriyle pazardaki dengeleri altüst etti. Daha önce Avrupalı ve Koreli markaların domine ettiği orta segmentte, adeta bir fiyat savaşı başladı. Tüketiciler için bu, kuşkusuz en büyük kazanç oldu. Yüksek menzil, hızlı şarj ve teknolojik donanımlara sahip modeller, artık çok daha erişilebilir fiyatlarla sunuluyor.
Avrupalı ve Koreli markalar ise bu yeni rekabet ortamına kayıtsız kalmıyor. Eylül ayında, mevcut modellerine yaptıkları güncellemeler ve daha uygun fiyatlı “giriş seviyesi” versiyonlarını pazara sunmaları dikkat çekti. Örneğin, bazı Avrupalı devler, daha küçük batarya kapasiteli ancak daha rekabetçi fiyat etiketine sahip modellerle Çinli rakiplere karşı pozisyon almaya çalışıyor. Bu durum, elektrikli otomobil almak isteyen ancak bütçesi kısıtlı olan tüketiciler için yeni kapılar açıyor.


Pazarın bu hızlı büyümesi, beraberinde altyapı sorunlarını da getiriyor. Artan elektrikli araç sayısı, mevcut şarj istasyonu ağının genişlemesini zorunlu kılıyor. Eylül ayında, kamu ve özel sektör iş birliğiyle yeni şarj istasyonlarının kurulumuna yönelik atılan adımlar, bu ihtiyacın ciddiye alındığını gösteriyor. Ancak, şehirler arası yollarda ve yoğun bölgelerde şarj noktası bulma endişesi, hala potansiyel alıcıların kafasındaki en büyük soru işaretlerinden biri.
Toyota, bugüne kadar ağırlıklı olarak hibrit teknolojisine odaklanmış olsa da, tam elektrikli (BEV) pazarına da sağlam adımlarla giriyor. Türkiye’de de satışa sunulan bZ4X modeliyle, markanın kalitesini ve güvenilirliğini elektrikli segmentine taşıyor. Toyota’nın bu stratejisi, özellikle uzun yıllardır markaya sadık kalan tüketiciler için önemli bir alternatif sunuyor. Eylül ayında, hibrit satışlarında liderliğini sürdürürken, BEV segmentinde de pazar payını artırmaya yönelik kampanyaları dikkat çekti.
Hyundai, Türkiye’de elektrikli otomobil üretimi yapacak ilk yabancı marka olarak önemli bir adım attı. Bu stratejik yatırım, markayı pazarda çok daha güçlü bir konuma getirecek. Eylül ayında, yeni INSTER Cross ve yenilenen i30 gibi modellerle ürün gamını genişleten Hyundai, özellikle uygun fiyatlı ve yerli üretim bir elektrikli modelle pazara damga vurmayı hedefliyor. Bu durum, hem fiyat rekabetini artıracak hem de tüketicinin yerli üretime olan ilgisini canlı tutacak.
Stellantis Grubu (Fiat-Alfa Romeo – Jeep, Peugeot, Citroën, Opel gibi markaları bünyesinde barındıran), Avrupa’daki elektrikli araç satış liderliğini Türkiye’ye de taşımaya kararlı görünüyor. Türkiye’ de Koç Holding bünyesinde bulunan Grubun birçok markasının farklı segmentlerdeki elektrikli modelleri, tüketicilere geniş bir yelpaze sunuyor. Eylül ayında, özellikle kompakt sınıf elektrikli modellerdeki artan satışlar, grubun pazar stratejisinin meyvelerini verdiğini gösteriyor. Çinli markalarla rekabet edebilmek için fiyat/donanım dengesini iyi kuran Stellantis, güçlü bir oyuncu olmaya devam ediyor.
Ford, efsanevi modellerini elektrikli dünyaya taşıyarak pazara iddialı bir giriş yaptı. Capri, Explorer ve Puma Gen-E gibi ikonik isimlerin elektrikli versiyonları, markanın Türkiye’deki gücünü pekiştirmeyi hedefliyor. Eylül ayında açıklanan fiyat listeleri ve kampanyalar, Ford’un bu segmentteki rekabet gücünü artırmaya çalıştığını gösteriyor.
Skoda, Volkswagen Grubu’nun bünyesinde, elektrikli otomobil pazarındaki yerini sağlamlaştırıyor. Türkiye’ye getireceği Enyaq ve gelecekteki uygun fiyatlı Epiq gibi modellerle geniş kitlelere ulaşmayı planlıyor. Eylül ayında, markanın Avrupa’da gösterdiği başarılar, Türkiye pazarında da benzer bir ivme yakalayacağının sinyallerini veriyor.
Son olarak Renault, küçük ve kompakt sınıftaki efsanevi modellerini elektrikli olarak geri getiriyor. Özellikle Renault 5 E-Tech modelinin 2025’in ikinci yarısında Türkiye’ye gelişi, pazardaki rekabeti daha da kızıştıracak. Çekici retro-fütüristik tasarımı ve iddialı fiyatıyla, pazarın en merakla beklenen modellerinden biri haline geldi.
Togg’un getirdiği heyecan, Çinli markaların kırdığı fiyat dengesi ve köklü markaların bu rekabete ayak uydurma çabaları, pazarı daha dinamik ve tüketici dostu bir hale getirdi. Gelecek aylar, bu rekabetin hangi markayı zirveye taşıyacağını ve pazarın nasıl şekilleneceğini göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Otomotiv dünyasında elektrikli bir devrim yaşanıyor ve Türkiye bu devrimin tam kalbinde yer alıyor.