Herkese merhaba,
Son zamanlarda şehirlerimizin caddeleri, motorlu taşıtlar dünyasının en şaşırtıcı ve ürkütücü manzaralarından birine sahne oluyor: Kural tanımaz motosikletler.
Bu araçlar, sadece bir trafik kuralı ihlalinin ötesinde, trafikteki diğer sürücüler, yayalar ve toplumun genelinde derin bir güvensizlik hissi yaratıyor.
Yine de bu durum, yalnızca plakasız motosikletlerle sınırlı değil. Plakası olan ama okunmaması için yere paralel konumlandırılmış motosikletler, tehlikeli manevralar yapan, trafik kurallarını hiçe sayan ve adeta trafikte bir terör estiren sürücüler de bu sorunun bir parçası. Araçların arasından makas atarak geçen, kaldırımdan giden ya da yüksek sesli egzozlarıyla gürültü kirliliğine sebep olan bu sürücüler, hem kendi canlarını hem de çevrelerindekilerin hayatını tehlikeye atıyor.
Milletin aynasını yumruklayan ve kontrolsüz biçimde hareket eden motosiklet sürücüleri içinde bir trafik düzenlemesi olacak mı ? Bu hafta yapılan trafik cezaları kapsamında yer almasını bekliyordum açıkçası.
Güvenlik mi, Kural Tanımazlık mı?
Plakasız motosikletlerin ve tehlikeli sürücülerin trafikte yarattığı kaos, insan psikolojisi üzerinde ciddi etkiler bırakıyor. Trafikteki diğer sürücüler, plakasız bir motosiklet gördüklerinde kendilerini güvende hissetmekte zorlanıyorlar. Bu araçların bir kazaya karışması ya da bir suça dahil olması durumunda, sorumluların tespiti oldukça güçleşiyor. Bu durum, toplumda güvenlik algısını sarsıyor ve hukuktan kaçışın mümkün olduğu düşüncesini pekiştiriyor.
Yayalar için ise durum daha da kaygı verici. Özellikle kaldırımda seyreden motosikletler, yaya alanlarını tehdit ederek insanların yürürken bile tetikte olmasına neden oluyor. Bu durum, günlük yaşamın en basit eylemlerinden biri olan yürüyüşü bile bir gerilim kaynağına dönüştürüyor.
Bir Çığlık: Trafik Terörü
Bu sorunlu sürücülerin davranışları, sadece yasal bir ihlal değil, aynı zamanda trafik terörü olarak da adlandırılabilir. Trafik kurallarına uymak, medeni bir toplumda yaşamanın gerekliliğidir. Kuralları hiçe sayan bu davranışlar, toplumun ortak değerlerini, saygı ve empati gibi duyguları zedeliyor.
Bu sorunla mücadele için, yalnızca cezai yaptırımların yeterli olmadığı açık. Sivil toplum örgütleri, emniyet birimleri ve medya iş birliği içinde çalışarak bu konuda farkındalık yaratmalı. Bu sadece bir trafik sorunu değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Bu nedenle, bu konuda eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
Trafiğin bir savaş alanı değil, bir yaşam alanı olduğu bilinci, toplumun tüm kesimlerine aşılanmalıdır. Ancak bu şekilde, şehirlerimiz daha huzurlu, daha güvenli ve herkes için daha yaşanabilir hale gelebilir. Plakasız ve tehlikeli sürücülerin yarattığı kaosun sona ermesi, sadece trafik kazalarını önlemekle kalmayacak, aynı zamanda toplumun psikolojik sağlığını da olumlu yönde etkileyecektir.
Emniyetle kalın, sağlıkla kalın..
Oktay ERGİNOĞLU
