Yazı ve Fotoğraf: Oktay ERGİNOĞLU
Yeni Nissan Qashqai ile ülkemizin en zengin kültürüne sahip şehirlerden birine, Mardin’e yolculuk planımız gerçeğe dönüştürüyoruz. Şahmeranlar şehri Mardin ve Yeni Qashqai ilgili bilgiler vermek üzere bu geziye çıkıyoruz.
Yeni Nissan Qashqai aracımız 1.6 DCI 130HP otomatik vites. Malzemelerimizi, eşyalarımızı, çekim ekipmanlarımızı Qashqai’ nin bu uzun yolumuz için çokta geniş olduğunu söyleyemeyeceğimiz ama çift parçalı bagaja dikey ve yatay olarak konumlandırdıktan sonra Yeni Nissan Qashqai aracımız ile heyecanlı bir yolculuk için İstanbul’ dan cumartesi günü 11:00 gibi yola koyulduk.
En büyük isteğimiz İstanbul trafiğinden en kısa sürede uzaklaşmaktı. Trafik ve kalabalıktan uzaklaşmak ve uzun yolculuğun tadını çıkartmak istiyorduk.
Mardin ile İstanbul arası yaklaşık 1.550 kilometre ve otomobille 18-20 saat arası yolculuk süresi var. Sırasıyla İstanbul, Ankara, Adana, Antep ve Urfa üzerinden tarihi şehire ulaşmayı planlıyoruz. Yollarımız güzel, sürüş keyifli ve Yeni Qashqai ise gayet konforlu.
Yola çıkmadan önce multimedya sistemine telefonlarımızı tanımlayıp, navigasyona hedefimizi giriyoruz. Otoyolda sürekli hız kontrolü var ve Yeni Qashqai’ nin cruise kontrolü bizim için büyük kolaylık. Trafik işareti tanıma sistemi yol boyunca hız konusunda bizi uyarması işimizi oldukça kolaylaştırdı.
Gün batımına doğru Tuz Gölü’nün manzarasıyla Gaziantep’e doğru yolculuğumuz devam etti. Gaziantep’e gelipte mola vermemek olmazdı diyip gece 01:15 gibi meşhur beyran çorbasını içtikten sonra Yeni Qashqai ile konforlu ve keyifli yolculuğumuza devam ediyoruz. Gece özellikle gösterge tablosunda bulunan yol bilgisayarı tablosu ve göstergeler bir önceki Qashqai’ ye göre daha şık, size yol boyu eşlik ediyor.
Sabaha karşı saat 04:30 civarında Mardin’ e giriş yaptık.
Mardin birbirinden farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmış, inançların kesişme noktası ve inanılmaz kültürel zenginliğe sahip bir şehir. Gelmeyenlerin kesinlikle listesine eklemesini ve en kısa zamanda ziyaret etmelerini tavsiye ediyoruz.
Yol yorgunluğunu atmak için konaklayacağımız yere gidip biraz dinlendikten sonra ilk günümüzü çekimleri yapacağımız yerlerin planlarını gözden geçiriyoruz.
İlk dikkatimizi çeken her yerde çalışmaların olması. Altyapı ve üstyapıda fevkalade bir gayret ve çalışma söz konusu.
Ama aracımız Yeni Qashqai’ nin konforunu ile onları da atlatıyoruz. Güvenlik problemi kesinlikle yok, ön yargıları bırakıp gelmek gerekiyor.
Resimlerde gördüğünüz Eski Mardin şehrin yamacına kurulmuş ve dokusunu büyük oranda koruyor.
Oteller, camiler, medreseler, kiliseler, hamamlar, dar taş sokaklar, tarihi dükkanlar ilginizi çekecek mekanların hemen hepsi orada.
Ovada ise Yeni Mardin var yani modern mimarinin, şehir yaşamının ekonominin büyük oranda olduğu yer.
İkinci günümüze ise şehrimizin Valisi Sn.Mustafa Yaman bizi makamında kabul ettiler. Kendilerine ziyaret amacımızı ve planlarımızı anlattık. Kendisi mütevazi, samimi ve çalışkan bir valimiz. Aynı anda hem vali hem de vekaleten belediye başkanlığını yürütmekte. Bize gerekli yardımlarda bulunacağı sözünü alarak ziyaretimizi sonlandırdık. Valimizin yardımları işimize yaradı çünkü çekimlerimiz gerekli izinleri alabilme imkanına kavuştuk.
Mardin’de mevsim üzüm ve bıttım toplama sezonu. Bıttım bir çeşit fıstık ve birçok yerde kullanılıyor. Üzümleri ise ayrıca kaliteli, Üzüm pekmezi ve Süryani Şarabı çok meşhur burada. Süryani arkadaşlarımız şarap üretiyorlar ve gerçekten farklı ve zengin bir tat ortaya çıkartıyorlar.
Çekimlerimize Eski Mardin’de şehri yukarıdan gören bir sokakta güzel bir manzarada başladık. Aracımızın mavi rengi, estetik ve güzel duruşu insanların dikkatini çekiyor. Özellikle çocuklar ve gençler çok ilgili. İlk durağımız Zinciriye Medresesi. Mardin’de hüküm süren son Artuklu Sultanı olan Melik Necmettin İsa bin Muzaffer Davud bin El Melik Salih tarafından 1385 yılında yaptırılmış. Konumu ve ihtişamı hala yerinde ve çok etkileyici bir yapı. Sokakları yapıları birbirine çok uyumlu bir şehir. Sarının tonlarına doyuyorsunuz. Medresenin önünde çekimlerimizi yaparken okul bitimine denk geliyoruz. Küçük çocuklar,gençler ve özellikle arabaya hayranlıkla bakarak geçiyorlar. Burada insanlar Türkçe, Arapça ve kısmen Kürtçe konuşuyorlar. Yanımızdan geçerken anlamasak bile çekimler ve araç hakkında konuştuklarını hissediyoruz. Bazıları heyecanla merakla bakarken bazıları memnun bir ifade çiziyorlar. Medresenin önündeki çekimden sonra sürmeye devam ediyoruz. Mardin sokaklarının büyük bölümü merdivenlerden oluştuğu için tabii ki kısıtlı sokaklara giriyoruz ve yol merdivenle devam devam ediyor. Taş sokaklar arasında gidiyoruz. Yollar daralıyor genişliyor derken çıkmaz bir sokağa giriyoruz ama ne sokak. Bütün Mardin ayaklarımızın altına serilmiş. Güneşin bize karşı olması işimizi zorlaştırıyor fakat biz çekimleri her şartta yapmaya devam ediyoruz. Çok güzel fotoğraflar elde ettik. Biraz mola verip yemeğimizi yiyoruz ve akşam üstü köy yollarında çekim yapmaya karar veriyoruz. Bahçelerde üzüm ve fıstık toplayanlar, at ile taşıyanlar var. İnsanların misafirperverliğini görmek için selam vermeniz yeterli. Çok sıcaklar ve bir şey ikram etmeden göndermek istemiyorlar.
Mardin’ in yemyeşil köyleri de var çorak toprakları da. Kayaların hüküm sürdüğü arazilerden zeytin ağaçlarının üzüm asmalarının doluştuğu bahçelere geçiyoruz. Yeni Qashqai’ nin ilk başlarda sert gelen süspansiyonlarının patika yolda ki sürüş zevkini tadıyorsunuz. Yol tutuşu güven veriyor. Çekimlerimizi ve ziyaretlerimizi bitirdikten sonra konakladığımız yere doğru geçiyoruz. Geçen gecenin yorgunluğu ve uykusuzluk bizi bitirme noktasına getirdi. Amacımız erkenden uyuyup sabaha dinç kalkmak…
Üçüncü günümüzde Kasımiye Medresesi’ ne gidiyoruz. Havanın yağmurlu olması işimizi zorlaştırıyor. Üstüne sis eklenince yapabileceğimiz çok bir şey kalmıyor. Fakat Medrese o kadar ihtişamlı ve güzel ki, yağmura rağmen çekim yapıyoruz. Güvenlikten aldığımız izin sayesinde bahçeye kadar giriyoruz arabayla. Söylenen şu ki, Artuklu dönemimde, Zinciriye Medresesini yapan mimar yapmış burayı. Aşağı yukarı aynı tarihlerde. Biri şehrin en üstünde diğer alt kısmında. İçinde iki mescit, bir türbe ve çeşme yer almaktadır. Kesinlikle ziyaret etmeniz gereken yerlerden biri. Yağmur sebebiyle burada ki çekimlerden sonra başka çekim yapamıyoruz. Bizde hazır vakit varken şehri dolaşmaya başlıyoruz. Meşhur bir künefeci var dediler ve gittik. Gerçekten Mardin’ in her yemeği gibi künefeyi de çok lezzetli yapıyorlar, o günden sonra kalan her gün gittik. Akşam ise Tarihi Emir Hamamına gittik. Mekanı işleten Tahsin Bey’in söylediğine göre ülkemizin en eski hamamlarından biriymiş. Bin yıldan daha fazladır mevcut ve faaldir diyor. Hem sohbeti, hem hamamın tarihi yapısı itibariyle gelmeniz gerekiyor.
Diğer günümüzü en az Mardin kadar güzel ve meşhur Midyat’ a ayırıyoruz. Yeni Qashqai ile Yaklaşık 80 km yolu 1 saatte bitiriyor yolda yine trafik işareti tanıma sisteminden faydalanıyoruz. Ve en güzel çekim yapacağımız yerleri keşif için geziyoruz. Midyat, Mardin’ e göre düz bir ovada olduğu için gezmesi daha kolay. Her sokak bizi büyüleyen güzelliğe sahip. Yine de araçla kısıtlı giriş noktaları var. Yağmurlu havada meydanda ve kiliselerin önünde insanların meraklı bakışlarının önünde çekimlerimizi devam bitiriyoruz. Bu esnada gelip fiyat sormayan mı dersiniz, araç ile fotoğraf çekilmek isteyen mi dersiniz her şeyi yaşadık. Yeni Qashqai gerçekten çok güzel ve dikkatleri üzerinde topluyor. Fakat yağmur işimizi iyice zorlaştırıyor ve havanın erken kararması sebebiyle Mardin’e geri dönüyoruz.
Beşinci ve son günümüzü Hasankeyf’e ayırdık. Hasankeyf’ i anlatmaya çalışmak oraya haksızlık olacak çünkü ne dersek diyelim hep bir şeyleri eksik söylemiş olacağız. Tarihin beşiği, medeniyetin doğduğu yerlerden biri…
-
Fevkalade… Kayalıklarda, taşlar oyularak yapılmış yerleşim birimleri, gezdikçe hayran kalıyorsunuz ve insanlığın geçirmiş olduğu merhalelere yakından şahit oluyorsunuz.Gezimizi bitirirken dönüşte yol üzerinde yine Gaziantep’e ve Tuz Gölü’ne uğrayarak yolculuğumuzu bitiriyoruz.